* Geçici kısıtlamalar veya bazı köklü uyuşturuculara (örneğin eroin) erişimin azalması, uyuşturucu kullanan kişilerin, tercih ettikleri uyuşturucunun yokluğunda, alternatif maddeler ve/veya yeni yöntemler araştırıp kullanabildiğini (katkılı alkol, yeni psikoaktif maddeler ve “geleneksel” veya ev yapımı ilaçlar dahil ve enjeksiyon yoluyla uyuşturucu kullanma) göstermektedir.
* COVID-19 salgını bölgede uzun süredir devam eden ekonomik ve politik zorlukları daha da şiddetlendirdi. Sosyal, ekonomik veya güvenlik sorunlarındaki herhangi bir artış, psikoaktif maddelerin tüketiminde ve psikiyatrik bozuklukların oluşturduğu morbiditelerde artışlara yol açma potansiyeline sahiptir (COVID-19 Pandemisi ve Ruhsal Belirtiler).
* Ulusal karantina tedbirlerinin ilk aşamalarında genel olarak sağlık hizmetlerinin sunumunda genel bir azalma olmuştur. Bu bağlamda, uyuşturucu kullanan kişiler, uyuşturucuyla ilgili hizmetlere erişimde ulaşımda zorluk yaşamışlardır. Bununla birlikte, bazı sağlık sunucuları sosyal yardım faaliyetleri ve telefonla takip takibi yoluyla bazı hizmetlere devam ederek duruma adapte olmuşlardır.
* Opioid idame tedavi programlarının mevcut olduğu yerlerde, pandemi nedeniyle daha esnek prosedürlerin uygulamaya konduğuna dair bazı kanıtlar vardır.
- Bunlar, opioid idame tedavi ilaçlarının evlere dağıtılması şeklinde uygulamaların değiştirilmesini ve zorunlu idrar testi için azaltılmış gereksinimleri içerir.
- Örneğin, İsrail, Lübnan ve Fas’ta dağıtılmasına izin verilen maksimum opioid idame tedavisi ilaç miktarı 2 haftalık bir dönemi kapsayacak şekilde artırıldı.
- İsrail’de bir aylık uzatılmış salımlı buprenorfin enjeksiyonları başlatıldı.
- Bu değişiklikler, bazı ülkelerde opioid idame tedavi programlarında bağımlılığı olan bireylerin korunmasına yardımcı olmuş gibi görünmektedir. Bununla birlikte, kısıtlamalar ve tedaviye ulaşımdaki zorluklar nedeniyle tedavi programlarını terk eden bireylerin sayısının artması konusunda endişeler mevcuttur.