Çalışmayı pandeminin başlarında (11-18 Mayıs 2020) yapan araştırmacılar toplamda 708 sağlık çalışanına ulaşıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 37,22±8,54 iken, %62,9‟u (n=445) kadın, %59,9’u hemşire, %71,3’ü evli ve %55,2’si lise mezunu olduğu belirlenmiştir.
Sağlık çalışanlarında en sık görülen ikincil travmatik stres belirtisi tedirginlik (%61,9), psikolojik sıkıntı (%61,7) ve fizyolojik reaktivite (%61,2) olarak saptanmıştır.
Sağlık çalışanlarının %68,1’i (n=482) kaçınma belirtileri, %85,2’si (n=603) istenmeyen duygusal belirtiler ve %73’ü (n=517) uyarılma belirtileri yaşamakta olduğunu belirtmiştir.
Yapılan psikometrik ölçümler sonucunda katılımcıların %58,6’sının (n=415) olası TSSB tanısı olduğunu belirtmişlerdir. Bununlar birlikte sağlık çalışanlarında COVID-19 ile ilgili bulaştırıcılık algısı arttıkça ikincil travmatik stres düzeyi artmaktadır.
Travmatik stres düzeyi yüksek olan sağlık çalışanlarında, ulusal ve uluslararası düzeyde salgının kontrolünde başarısız olunduğu, sadece kişisel temizliğin salgının kontrolü için yeterli olamayabileceği ve salgının kontrol edilmesinin zor olduğu gibi düşüncelerin yoğunlukta olduğu saptanmıştır.
Çalışmadaki ilgi çekici sonuçlardan birisi ise COVID-19 ile ilgili komplo düşüncelerine daha fazla sahip olan sağlık çalışanlarında ikincil travmatik stres düzeyi daha yüksek olarak saptanmıştır.